KARA VE DENİZ TAŞIMALARINDA TAŞIYANIN SORUMLULUĞU

 Satış, kiralama, bağışlama gibi bir malın asli ya da fer’i zilyetliğinin bir kişiden bir başkasına devrini öngören sözleşmelerin ifası, sözleşmenin konusunu oluşturan malın hakimiyetinin, zilyetliği devralan kişinin hakimiyetine geçirilmesiyle sağlanmaktadır. Bu devrin sağlanmasının sözleşmenin tarafları arasındaki mesafe, teknik yetersizlikler gibi nedenlerle bu taraflarca yapılamadığı durumlarda taşıma faaliyetlerinden yararlanılmaktadır. Taşıma faaliyetinde bulunan kişi, ilgili sözleşmede devredenin ifa yardımcısı olarak zilyetliğin devrini sağlamaktadır. Bu durumda malı devreden ile taşıma faaliyetini gerçekleştiren kişi arasında ilgili sözleşmeden bağımsız bir mal taşıma sözleşmesi kurulmaktadır. Bu sözleşme ile taşıyanın sorumluluğu da gündeme gelmektedir. Bu sözleşmenin tarafları, karada yapılan taşıma faaliyetleri için gönderici ve taşıyan; denizdekiler içinse taşıtan ve taşıyandır. Taşıma sözleşmesi iki tarafa borç yükleyen, ivazlı bir sözleşmedir. Taşıyanın (taşıyıcı) borcu eşyayı kara, hava, deniz yoluyla bir yerden başka bir yere taşımak iken, göndericinin (taşıtan) borcu taşıma faaliyeti karşılığında bir ücret (navlun) ödemektir. Burada dikkat edilmesi gereken husus, taşıma faaliyetine konu eşyanın değil bu eşyanın taşınmasının sinallagma içinde yer almasıdır. Bu sözleşme gönderilen bakımından ise üçüncü kişi yararına bir sözleşmedir. Taşıyanın edimini hiç ya da gereği gibi ifa etmediği durumlarda meydana gelecek zararlara ilişkin sorumluluğu 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenmiştir.

Kara Taşımalarında Taşıyanın Sorumluluğu

  Kara taşımalarına ilişkin olarak TTK m. 875/1’de taşıyan, eşyanın taşınmak üzere teslim alınmasından teslim edilmesine kadar geçecek süre içinde, eşyanın zıyaından, hasarından veya teslimindeki gecikmeden doğan zararlardan sorumlu olacağı öngörülmüştür. Taşıyanın bu sorumluluktan kurtulabilmesi için; zıya, hasar veya gecikmenin kendisinin en yüksek özeni göstermesine rağmen kaçınamayacağı ve sonuçlarını önleyemeyeceği sebeplerden meydana gelmiş olduğunu ispat etmesi gerekmektedir. Burada ispat yükü taşıyanın üzerinde olup doktrin ve Yargıtay içtihatları uyarınca bir kusursuz sorumluluk haki söz konusudur. Bununla birlikte, zıya, hasar veya gecikmenin TTK m. 878’de öngörülen özel hallerin varlığı nedeniyle meydana geldiği hallerde taşıyanın sorumluluğu olmayacaktır. Bu haller;
  1. a) Sözleşme veya teamüle uygun olarak üstü açık bir aracın kullanılmış olması yahut güverteye yükleme yapılması.
  2. b) Gönderen tarafından yapılan yetersiz ambalajlama.
  3. c) Eşyanın gönderen veya gönderilen tarafından işleme tabi tutulması, yüklenmesi veyaboşaltılması.
  4. d) Eşyanın; özellikle kırılma, paslanma, bozulma, kuruma, sızma, olağan fire yoluyla kolayca zarar görmesine yol açan doğal niteliği.
  5. e) Taşınacak paketlerin gönderen tarafından yetersiz etiketlenmesi.
  6. f) Canlı hayvan taşımasıdır
taşıyanın sorumluluğu
taşıyanın sorumluluğu
Bu özel hallerden a) bendi dışında kalanların varlığının taşıyan tarafından ileri sürülmesi durumunda aksi ispat edilmedikçe taşıyanın sorumluluğu söz konusu olmamaktadır. Bunun dışında taşıyanın sorumluluğuna gidebilmek için zıyaa, hasara veya geç teslime neden olan olayın, eşya, taşıyanın hakimiyetinde iken meydana gelmesi aranmaktadır.

Deniz Taşımalarında Taşıyanın Sorumluluğu

  Deniz taşımalarında taşıyanın sorumluluğu TTK m. 1178 ve devamı hükümlerde düzenlenmiştir. TTK m. 1178’de taşıyan taşıma faaliyeti kapsamında tedbirli bir taşıyandan beklenen dikkat ve özeni göstermekle yükümlü kılınmıştır. Deniz taşımalarında kara taşımalarından farklı olarak bir kusur sorumluluğu öngörülmüş olup bu sorumluluğun kapsamı TTK m. 1179’da belirlenmiştir. Bahse konu madde uyarınca, taşıyanın veya adamlarının kastından veya ihmalinden doğmayan sebeplerden ileri gelen zarardan taşıyan sorumlu tutulmamaktadır. Taşıyanın veya adamlarının kastının veya ihmalinin bu zarara sebebiyet vermediğini ispat yükü ise taşıyana aittir. Kara taşımalarına benzer bir şekilde deniz taşımalarında da taşıyanın sorumluluğunu ortadan kaldıran özel haller öngörülmüştür. TTK m. 1182’de sayılan bu haller;
  1. a) Denizin veya geminin işletilmesine elverişli diğer suların tehlike ve kazaları.
  2. b) Harp olayları, karışıklık ve ayaklanmalar, kamu düşmanlarının hareketleri, yetkili makamların emirleri veya karantina sınırlamaları.
  3. c) Mahkemelerin el koyma kararları.
  4. d) Grev, lokavt veya diğer çalışma engelleri.
  5. e) Yükleten, taşıtan ve eşyanın maliki ile bunların temsilcilerinin ve adamlarının fiil veya
  6. f) Hacim veya tartı itibarıyla kendiliğinden eksilme veya eşyanın gizli ayıpları ya da eşyanın kendisine özgü doğal cins ve niteliği.
  7. g) Ambalajın yetersizliği.
  8. h) İşaretlerin yetersizliğidir.
Zararın bu özel hallerden biri nedeniyle meydana gelmesinin muhtemel görüldüğü hallerde taşıyan lehine bir karine söz konusudur. Ancak aksi ispat olunur ise yükte meydana gelen zarar nedeniyle taşıyanın sorumluluğuna gidilebilmektedir.

 Zıya ve Hasar Kavramları

  Taşıma sözleşmelerine ilişkin mevzuatta zıya haline ilişkin açık bir tanım yer almamakla birlikte; zıya, öğretide, taşıyannın gönderilene teslimi için kendisine teslim edilen malı teslim etme iktidarından yoksun olduğu durumu ifade etmektedir. Bu yoksunluk; fiili ya da hukuki bir imkansızlıktan meydana gelebileceği gibi, ilgili malın iktisadi değerini tamamı ile yitirdiği ya da tahsis amacına uygun kullanımının artık mümkün olmadığı hallerde de söz konusu olmaktadır. Örneğin: Eşyanın çalınması, kaybolması, yanması gibi durumlarda fiili imkansızlıktan; eşyaya yetkili makamlarca el konulduğu durumda hukuki imkansızlıktan; cam eşyanın kırılması durumunda iktisadi değerini yitirdiğinden ve zıyadan söz edilebilecektir. Malın hak sahibi gönderilene teslim edilememesi hali geçici süreli bir durumsa mal zayi olmamıştır. Ancak kara taşımasında TTK m. 874, deniz taşımasındaysa TTK m. 1178/5’te bu duruma ilişkin karineler öngörülmüştür. TTK m. 874 uyarınca; taşıma süresini izleyen yirmi gün içinde (sınır dışı taşımalarda otuz gün) geçmesi durumunda; TTK m. 1178/5 uyarınca ise teslim süresinden itibaren altmış gün geçmesi durumunda hak sahibi eşyayı zayi sayabilecektir. Bu durumda hak sahibi zıyadan doğan yasal haklarını kullanabilecek ve eşyanın zayi olmadığı taşıyan tarafından iddia edilemeyecektir. Hasar, taşınan eşyada meydana gelen bozulma, yıpranma gibi değer kaybına yol açan her türlü kötüleşmeyi ifade etmektedir. İlgili malın ıslanması, üzerine kötü bir koku sinmesi, kırılması, paslanması gibi kötüleşmeler hasar kavramı içinde yer almaktadır. Yine de söz konusu kötüleşmeler geçici nitelikte ise bu durumda hasardan söz edebilmek için bunların ilgili eşyada kalıcı bir değer kaybına yol açması aranmaktadır. Böyle bir kötüleşme olmadan, örneğin geç teslim nedeniyle meydana gelen değer kaybı durumunda ise hasardan söz edilemeyecektir. İktisadi değerin ya da tahsis amacının tamamen ortadan kalktığı durumda da hasardan değil malın zıyaından söz edilecektir. Hasar, taşınan eşyanın tamamı üzerinde oluşabileceği gibi bir kısmında da meydana gelebilir. Yine de eşyanın belirli bir miktarında kötüleşme meydana geldiği durumda, bu kötüleşme malın bütünü açısından bir değer azalmasına yol açıyorsa tam hasar söz konusudur. İzmir avukat malın hasar görmesi veya değer kaybı durumlarında size rehberlik ederek, haklarınızı en iyi şekilde savunmanıza yardımcı olabilirler. Diğer yazılarımıza göz atmak için linke tıklayabilirsiniz. Stj.Av.Ali Ak Av.Harun Ümit Eren Sosyal Medyada Bizi Takip edin https://www.facebook.com/kapitalhukuk https://www.instagram.com/kapitalhukuk/ https://tr.linkedin.com/company/kapi%CC%87tal-hukuk  

Son Yazılar

Hukuki Yardım Al

Danışmak istediğiniz her konuda bize ulaşın!

BİZE ULAŞIN