FER’İ MÜDAHİL NEDİR?

FER’İ MÜDAHİL

Medeni yargılama hukuku sistemimizde çekişmeli yargı faaliyeti olan davalarda iki taraf sistemi uygulanmaktadır. İki taraf sistemine göre bir davada, davacı ve davalı tarafları dışında üçüncü bir taraf yer almamakta ve dava sonunda yalnızca bu iki taraf hakkında hüküm verilmektedir. Hüküm davalı ve davacı taraflara yönelik olarak verilmekte birlikte, bazı hallerde söz konusu hükmün üçüncü kişilerin hukuki durumunu etkilediği de görülmektedir. Bu kişilerin hukuki durumları dava neticesinden olumsuz şekilde etkilenebilmekte ve hatta pek çok durumda bu kişiler ilgili netice sebebiyle başka bir davanın tarafı haline gelebilmektedirler. İşte bu sebeple kişilerin mevcut bir davaya, bunda hukuki bir yararlarının da bulunması koşuluyla, müdahale edebilmeleri mümkün kılınmıştır. Bu, yargılamada dava taraflarından birinin yanında yardımcı sıfatıyla yer alma şeklinde olan fer’i müdahale (HMK m. 66) ile ya da aynı mahkemede görülen ayrı bir dava şeklinde asli müdahale (HMK m. 65) ile sağlanmaktadır. Bu yazımızda bu kurumlardan fer’i müdahale incelenecektir.   Fer’i Müdahale Fer’i müdahale, kişiye davayı kazanmasında yararının bulunduğu taraf yanında davaya katılma ve onun davayı kazanmasına yönelik usul işlemleri gerçekleştirme olanağı sağlamaktadır. Fer’i müdahil olarak davaya katılan kişi taraf sıfatı kazanmamaktadır. Bu nedenle dava sonucunda fer’i müdahil hakkında bir hüküm verilmemektedir. Bu durumda kişi yardımcı sıfatıyla taraflardan birinin yanında yer almakta ve onun yararına işlemlerde bulunarak (Örn. Yanında davaya katıldığı kişinin ulaşamadığı delilleri mahkemeye sunmak) asıl tarafın davayı kazanmasını ve bu sayede kendi hukuki durumunun aleyhe verilecek karar nedeniyle olumsuz etkilenmesini önlemeye çalışmaktadır. Öyleyse fer’i müdahalede, doğrudan müdahile yönelik bir karar verilmemekle birlikte  etkileneceği bir hüküm söz konusudur. Bu müesseseden genellikle aleyhe karar sonucunda asıl tarafa müdahil tarafından dava açılacağı ya da asıl taraf tarafından müdahile dava açılacağı durumlarda yararlanılmaktadır. Bu bakımdan fer’i müdahale usul ekonomisi ilkesiyle uyum içindedir. Fer’i müdahalenin söz konusu olabilmesi için ilk olarak görülmekte olan bir dava söz konusu olmalı ve bu davaya yönelik müdahale talebi tahkikatın sonuna kadar yapılmalıdır. Fer’i müdahil taraf sayılmadığından müdahale talebinde asıl taraftan başka üçüncü bir kişi bulunmuş olmalıdır. Bu bağlamda örneğin mecburi dava arkadaşları bu kurumdan yararlanamazken ihtiyari dava arkadaşı olabilecek kişiler yararlanabilmektedir. Bunun yanında fer’i müdahale talebinde bulunan kişinin, aynı dava taraflarında olduğu gibi, dava şartlarından olan taraf ve dava ehliyetine sahip olması gerekmektedir. Aksi durumda müdahilin usul işlemleri gerçekleştirmesi mümkün olamayacağından ilgili kurumdan yararlanılmasının da bir anlamı kalmayacaktır. Bu iki dava şartının aksine fer’i müdahilin dava takip yetkisine sahip olması aranmaz, müdahil asıl tarafın dava takip yetkisi aracılığıyla davada yer almaktadır. Ve son olarak fer’i müdahilin, yanında davaya katıldığı tarafın davayı kazanmasında hukuki bir yararı bulunmalıdır. Hukuk Muhakemeleri Kanunu m. 66’da açıkça “…üçüncü kişi, davayı kazanmasında hukuki yararı bulunan taraf yanında ..fer’î müdahil olarak davada yer alabilir.” ifadesine yer verilmiş, böylelikle müdahale talebinin sınırlandırılması ve bu kurumda keyfiyetin önlenmesi amaçlanmıştır. Buna göre kişiyi sırf ekonomik, sosyal, politik vb. yönlerden etkileyecek kararlara yönelik olarak davaya müdahale söz konusu olamayacaktır. Fer’i müdahil olma talebini gerekçeleriyle, müdahale talebinin olduğu davanın görüldüğü mahkemeye dilekçe şeklinde sunan müdahilin bu talebi hakim tarafından kabul edilirse kişi fer’i müdahil olarak yanında davaya katıldığı kişinin yapabildiği usul işlemlerini yapmaya haiz olmaktadır. Kişi fer’i müdahil olduktan sonra taraflara yapılan tebliğler ona da yapılmaktadır. Yukarıda da değinildiği üzere dava sonucunda fer’i müdahile ilişkin bir hüküm verilmemekle birlikte, fer’i müdahil ile yanında davaya katıldığı asıl taraf arasında ilk davada verilen kararla ilgili olarak vücut verebilecek sonraki bir davada, fer’i müdahil kural olarak ilk davadaki hükmün dayandığı vakıalara itiraz edememektedir. Bu durumun istisnası davanın müdahile zamanında ihbar edilmemiş olması, davaya yanında katıldığı tarafın müdahilin iddia ve savunma imkânlarını kullanmasını engellemiş olması veya müdahilce bilinmeyen iddia ve savunmaların yanında katıldığı tarafça ağır kusurlu bir şekilde ileri sürülmemiş olması halleridir. Yargılamanın sonucunda fer’i müdahilin yanında davaya katıldığı tarafın haksız çıkması halinde, müdahil yalnızca fer’i müdahale nedeniyle ortaya çıkan giderlerden sorumlu tutulmaktadır. Fer’i müdahilin yanında bulunduğu tarafın haklı bulunması halinde ise fer’i müdahaleye ilişkin giderler de dahil olmak üzere yargılama giderleri karşı tarafa yükletilmektedir. Ancak fer’i müdahilin davaya katılmasına yanında davaya katıldığı taraf olumsuz hal ve davranışlarıyla sebebiyet verdiyse müdahaleye ilişkin giderlerden bu taraf sorumlu tutulmaktadır. Müdahale gideri kavramının kapsamının yargılama gideri kapsamından daha dar olduğu, bu nedenle de müdahil tarafından sürecin yürütülmesi için yatırılması gereken harç ve diğer masraflar dışında kalan giderlerin ve vekalet ücretinin müdahale giderlerinden sorumlu olan tarafa yükletilemeyeceği kabul edilmektedir. Yargıtay 23.Hukuk Dairesi 2017/1978 E. 2019 /654 K.   “…Fer’i müdahil; yanında katıldığı tarafın yararına olan iddia ve savunma vasıtalarını ileri sürebilir (HMK.md.68). HMK 69/1 maddesi gereğince müdahilin de yer aldığı asıl davada hüküm, taraflar hakkında verilir. Başka bir ifade ile davada, müdahil yararına veya müdahil aleyhine hüküm verilemez. Bunun sonucu olarak, müdahil kendisini vekille temsil ettirmiş olsa bile, müdahil lehine vekalet ücretine hükmolunamaz. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 328. maddesinde yer alan düzenleme müdahale giderlerine ilişkin olup, kanun gereğince takdir olunacak vekalet ücretini kapsamaz…”
Fer'i Müdahil
Fer’i Müdahil
Fer’i Müdahilin Yetkileri Fer’i müdahilin hangi işlemleri yapabileceği kanunda açıkca düzenlenmemiş, bununla birlikte HMK m. 68/1’de yanında davaya katıldığı asıl tarafın işlem ve açıklamalarına aykırı olmamak koşuluyla her türlü usul işlemini gerçekleştirebileceği, yine asıl tarafın yararına iddia ve savunmalar öne sürebileceği belirtilmiştir. Bununla birlikte fer’i müdahilin davaya ilişkin yetkileri çeşitli açılardan sınırlandırılmıştır. Her şeyden önce fer’i müdahil lalettayin bir üçüncü kişi olmamakla, davada kurulacak hükümden bir şekilde hukuki durumu etkilenecek olmakla birlikte bu kişi dava taraflarından biri değildir. Bu nedenle fer’i müdahil üçüncü kişilere oranla çok daha geniş yetkilere sahip olmakla birlikte bu yetki genişliği dava taraflarınınkine denk görülemeyecektir. Bu kişi yanında davaya katıldığı tarafla birlikte hareket etmeli ve onun işlemleriyle ters düşecek işlemlerde bulunmamalıdır. Yine fer’i müdahilin işlemleri asıl tarafın yararıyla örtüştüğü oranda geçerli olacaktır. Çünkü bu kurumun asıl amacı, kişinin davaya yanında katıldığı tarafın davayı kazanmasını sağlayarak dava tarafının ve kendisinin hukuki durumuna yönelik olarak meydana gelebilecek olumsuzlukları önlemesidir. Bununla ilişkili olarak da asıl tarafa bu müdahilin yaptığı işlemleri geçersiz kılma yetkisi tanınmıştır. Zaten müdahil asıl tarafla arasında gerçekleşebilecek sonraki davada, bu geçersiz kılma durumunu ileri sürerek müdahalenin etkisinden olumsuz şekilde etkilenme ihtimalini önleyebileceğinden asıl tarafa verilen bu yetkide bir beis görülmemelidir. Son olarak, yine müdahilin asıl taraf olmaması nedeniyle, bu kişinin maddi hukuka ilişkin işlem (sulh, kabul, feragat işlemleri)  yapma yetkisi ve talep sonucunu daraltma genişletme yetkisi yoktur.   Yargıtay 1.Hukuk Dairesi 2019/1458 E. 2019 /4019 K.   “…Diğer taraftan, karar düzeltme yolunda da, tıpkı temyiz yoluna başvurmada olduğu gibi, lehine müdahale edilen taraf karar düzeltme yoluna başvurmazsa, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 68.maddesi uyarınca, lehine katıldığı tarafla birlikte hareket etmek zorunda olan fer’i müdahil, yalnız başına karar düzeltme isteyemez. Müdahile husumet tevcih edilmediği gibi müdahil aleyhine bir karar da verilmemiş bulunan hallerde müdahilin tek başına karar düzeltme isteğinde bulunmaya hakkı yoktur. Yapılan açıklamaların ışığında; HMK.’nun 68. maddesinde yer alan müdahilin katıldığı tarafla birlikte hareket edeceği düzenlemesi karşısında; somut uyuşmazlıkta, davalı yanında yer alan fer’i müdahilin katıldığı taraf olan davalı tarafın karar düzeltme isteminde bulunmaması nedeniyle tek başına karar düzeltme talebine hakkı bulunmamaktadır. Hal böyle olunca, fer’i müdahil hazine vekilinin 11.02.2019 tarihli karar düzeltme dilekçesinin REDDİNE…” İzmir avukat, fer’i müdahale durumlarını değerlendirerek hakkında bilgi verebilir ve gerekli hukuki adımları atmalarına yardımcı olabilirler. Diğer yazılarımıza göz atmak için linke tıklayabilirsiniz. Stj.Av.Ali Ak Av.Bahadır Gökhan Kaya Sosyal Medyada Bizi Takip edin https://www.facebook.com/kapitalhukuk https://www.instagram.com/kapitalhukuk/ https://tr.linkedin.com/company/kapi%CC%87tal-hukuk  

Son Yazılar

Hukuki Yardım Al

Danışmak istediğiniz her konuda bize ulaşın!

BİZE ULAŞIN