REKABET HUKUKUNDA MUAFİYET REJİMİ

Bu yazımızda rekabet hukukunda muafiyet rejimi ele alınacaktır. GİRİŞ Bu yazımızın konusu rekabet hukukunun temel esaslarından yasak ilkesinden muafiyet olup öncelikle kısaca rekabet hukukunun amacından; ardından rekabet hukukunda temel esaslar başlığı altında 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkındaki Kanunun 4. maddesi olan rekabeti sınırlayıcı anlaşma, uyumlu eylem ve kararlardan, 5. maddesinde yer alan muafiyet ilkesinden, 6. maddedeki hâkim durumun kötüye kullanılmasından ve 7. maddedeki birleşme ve devralmalardan kısaca bahsedilecek, son olarak muafiyet esası ayrıntılı şekilde incelenecektir. REKABET HUKUKUNA GENEL BAKIŞ Rekabet hukukunun temeli, 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkındaki Kanundur. Kanunun 1. maddesinde kanunun bir nevi rekabet hukukunun amacı “mal ve hizmet piyasalarındaki rekabeti engelleyici, bozucu veya kısıtlayıcı anlaşma, karar ve uygulamaları ve piyasaya hâkim olan teşebbüslerin bu hâkimiyetlerini kötüye kullanmalarını önlemek, bunun için gerekli düzenleme ve denetlemeleri yaparak rekabetin korunmasını sağlamak” olarak tanımlanır. Bu kanunda yer alan bazı maddeler, rekabet hukukunun temel esaslarını oluşturur ve bu esaslar sayesinde Kanunun yasaklama ve kontrol ilkeleri kullanılarak mal ve hizmet piyasalarında kartelleşme ve tekelleşmenin önüne geçilmesi hedeflenir.
REKABET HUKUKUNDA MUAFİYET REJİMİ
REKABET HUKUKUNDA MUAFİYET REJİMİ
Rekabet hukukunun bahsedilen bu temel esaslara aşağıdaki başlıkta kısaca değinilecek olup yasak ilkesinden muafiyet detaylıca inceleneceğinden bu başlık altında değerlendirilmeyecektir. REKABET HUKUKUNDA TEMEL ESASLAR 4054 sayılı kanunun 4, 5, 6 ve 7. maddeleri Kanunun ikinci kısım birinci bölümünde “Yasaklanan Faaliyetler” başlığı altında hükme bağlanmıştır. Yukarıda da açıklamış olduğumuz üzere rekabet hukukunun amacı, mal ve hizmet piyasalarındaki serbest rekabet düzenini korumaktır. Bu sebeple rekabet hukuku, rekabeti engelleyici, bozucu veya kısıtlayıcı uygulamaları ve piyasaya hâkim olan teşebbüslerin bu hâkimiyetlerini kötüye kullanmalarını önler ve rekabet ihlallerine engel olur.
  1. madde ile birlikte temel esasların incelenmesine başlanacaktır.
MADDE 4 – Rekabeti Sınırlayıcı Anlaşma, Uyumlu Eylem ve Kararlar Kanunun 4. maddesi, rekabeti sınırlayıcı anlaşma, uyumlu eylem ve kararlar başlığını taşır. Bu madde ile teşebbüsler arası rekabeti engelleyici, kısıtlayıcı veya bozucu her türlü anlaşma, uygulama ve uyumlu eylem yoluyla gerçekleştirilen rekabet ihlalleri hukuka aykırı kabul edilmektedir. Bu “anlaşmanın” hukuka aykırı olması için sözlü, yazılı veya resmi olup olmaması önem arz etmez.
  1. madde bu halleri örnekleme yoluyla saymıştır:
  • Mal veya hizmetlerin alım ya da satım fiyatının, fiyatı oluşturan maliyet, kâr gibi unsurlar ile her türlü alım yahut satım şartlarının tespit edilmesi,
  • Mal veya hizmet piyasalarının bölüşülmesi ile her türlü piyasa kaynaklarının veya unsurlarının paylaşılması ya da kontrolü,
  • Mal veya hizmetin arz ya da talep miktarının kontrolü veya bunların piyasa dışında belirlenmesi,
  • Rakip teşebbüslerin faaliyetlerinin zorlaştırılması, kısıtlanması veya piyasada faaliyet gösteren teşebbüslerin boykot ya da diğer davranışlarla piyasa dışına çıkartılması yahut piyasaya yeni gireceklerin engellenmesi,
  • Münhasır bayilik hariç olmak üzere, eşit hak, yükümlülük ve edimler için eşit durumdaki kişilere farklı şartların uygulanması,
  • Anlaşmanın niteliği veya ticarî teamüllere aykırı olarak, bir mal veya hizmet ile birlikte diğer mal veya hizmetin satın alınmasının zorunlu kılınması veya aracı teşebbüs durumundaki alıcıların talep ettiği bir malın ya da hizmetin diğer bir mal veya hizmetin de alıcı tarafından teşhiri şartına bağlanması ya da arz edilen bir mal veya hizmetin tekrar arzına ilişkin şartların ileri sürülmesi.
Bir anlaşmanın varlığının ispatlanamadığı durumlarda piyasadaki fiyat değişmelerinin veya arz ve talep dengesinin ya da teşebbüslerin faaliyet bölgelerinin, rekabetin engellendiği, bozulduğu veya kısıtlandığı piyasalardakine benzerlik gösterdiği tespit edildiğinde, teşebbüslerin uyumlu eylem içinde oldukları kabul edilir. Taraflar ekonomik ve rasyonel gerçeklere dayanarak uyumlu eylem içinde olmadıklarını ispat edebilirler. MADDE 6 – Hâkim Durumun Kötüye Kullanılması 4054 sayılı kanunun 6. maddesi, bir veya birden fazla teşebbüsün mal veya hizmet piyasasındaki hâkim durumunu kötüye kullanmasını yasaklar. Burada önemle belirtilmesi gereken nokta maddenin hâkim durumda olmayı değil, hâkim durumun kötüye kullanılması yasaklamasıdır. Maddenin amacı, hâkim durumdaki teşebbüslerin rekabeti sınırlamasının engellenmesi ve olası bir tekelleşmenin önüne geçilmesidir. Bir teşebbüsün hâkim durumunu kötüye kullandığına dair bir şüphe oluştuğunda öncelikle tespit edilmesi gereken husus hâkim durumun var olup olmadığıdır. Hâkim durum tespit edilirken ilgili pazardaki payı, pazara giriş engelleri, dikey bütünlük, ürünün ikame edilebilirliği, ürünün niteliği gibi unsurlar dikkate alınır. İnceleme yapılırken teşebbüsün hâkim durumda sayılması için gerekli olan en önemli nokta ise teşebbüsün rakiplerinden ve müşterilerinden önemli ölçüde bağımsız hareket edip edemediğidir. Madde 6’da kötüye kullanma halleri özellikle şu şekilde sıralanmıştır:
  • Ticarî faaliyet alanına başka bir teşebbüsün girmesine doğrudan veya dolaylı olarak engel olunması ya da rakiplerin piyasadaki faaliyetlerinin zorlaştırılmasını amaçlayan eylemler,
  • Eşit durumdaki alıcılara aynı ve eşit hak, yükümlülük ve edimler için farklı şartlar ileri sürerek, doğrudan veya dolaylı olarak ayırımcılık yapılması,
  • Bir mal veya hizmetle birlikte, diğer mal veya hizmetin satın alınmasını veya aracı teşebbüsler durumundaki alıcıların talep ettiği bir malın veya hizmetin, diğer bir mal veya hizmetin de alıcı tarafından teşhiri şartına bağlanması ya da satın alınan bir malın belirli bir fiyatın altında satılmaması gibi tekrar satış halinde alım satım şartlarına ilişkin sınırlamalar getirilmesi,
  • Belirli bir piyasadaki hâkimiyetin yaratmış olduğu finansal, teknolojik ve ticarî avantajlardan yararlanarak başka bir mal veya hizmet piyasasındaki rekabet koşullarını bozmayı amaçlayan eylemler,
  • Tüketicinin zararına olarak üretimin, pazarlamanın ya da teknik gelişmenin kısıtlanması.
MADDE 7 – Birleşme ve Devralma Pazarda faaliyet gösteren firmaların birleşme veya devralma işlemleri, olumlu ve olumsuz birçok etki yaratabilir. Örneğin birleşme ve devralmaların ürünlerin daha ucuza satılması, ürünlerde gelişmenin sağlanması, kalitenin artırılması gibi tüketiciye faydasına sağlayacak olumlu etkileri olabileceği gibi bu işlemler rekabet hukukunun istemeyeceği pazardaki rekabetin azalmasına da yol açabilir. Bu sebeple kanunun 7. maddesi pazardaki fiyatların artması ve özellikle rekabetin azalmasını engellemek amacıyla yapılan birleşme ve devralmaları yasaklamıştır. Madde hükmü, bazı birleşme ve devralmaların hukukî geçerlilik kazanabilmesi için Kurula bildirilerek izin alınması gerektiğini belirtmiştir. İzin alınması gereken birleşme ve devralmaları Kurul çıkaracağı tebliğlerle ilan eder. Tebliğ ile getirilen birtakım ciro eşikleri bulunmaktadır: Eşik 1: Tarafların Türkiye ciroları toplamı 750 milyon TL’den fazlaysa VE taraflardan en az ikisinin Türkiye ciroları toplamı 250 milyon TL’den fazlaysa Eşik 2: (1) Devralma işleminde devre konu tarafın 250 milyon TL’yi VE diğer işlem taraflarından birinin dünya cirosunun 3 milyar TL’yi aşması    (2) Birleşme işlemlerinde işlem taraflarından en az birinin Türkiye cirosunun 250 milyon TL’yi VE diğer işlem taraflarından en az birinin dünya cirosunun 3 milyar TL’yi aşması Bu hallerde birleşme ve devralmanın hukuki geçerlilik kazanabilmesi için Kurul’dan izin alınması gerekmektedir. YASAK İLKESİNDEN MUAFİYET REJİMİ 4054 sayılı kanunun yukarıda incelediğimiz 4. maddesinde uygulama alanı bulan rekabeti sınırlayıcı, engelleyici, bozucu anlaşma, uyumlu eylem ve kararları yasaklanmıştır. Muafiyet rejimi ise Kanunun 5. maddesinde düzenlenmiş olup bu madde Kanunun 4. maddesindeki yasaktan teşebbüslerin nasıl ve hangi koşullarda muaf olabileceğini düzenlemiştir. Özellikle teşebbüsler arası bazı anlaşmalar rekabeti sınırlayıcı olsa da (önemli ölçüde sınırlayıcı olmaması gerekir) bu anlaşmanın olumlu bir iktisadi etkisi olduğu ve tüketiciye fayda sağladığı görülmektedir. Bu sebeple Kanun, bu tür anlaşmaların yapılabilmesinin önünü açmış ve yasak ilkesinden muafiyet rejimini düzenlemiştir. Teşebbüslere muafiyet uygulanmasının sonuçları şu şekilde sıralanabilir:
  • 4057 sayılı kanunun 4. maddesinde sayılan yasaklamadan kurtularak geçersizlik yaptırımına tabi olmama,
  • Geçersizlik yaptırımına tabi olmama sebebiyle zararların giderilmesinin talep edilememesi,
  • İlgili iş birliği uygulaması gereği bu uygulamalara dayanılarak yapılan işlemlerin geçerli olması.
Muafiyet Rejiminin Uygulanabilirlik Şartları Kanunun 5. Maddesinin 1. fıkrası şu şekilde düzenlenmiştir: “Aşağıda belirtilen şartların tamamının varlığı halinde, teşebbüsler arası anlaşma, uyumlu eylem ve teşebbüs birliği kararları 4 üncü madde hükümlerinin uygulanmasından muaftır:
  1. a)Malların üretim veya dağıtımı ile hizmetlerin sunulmasında yeni gelişme ve iyileşmelerin ya da ekonomik veya teknik gelişmenin sağlanması,
  2. b)Tüketicinin bundan yarar sağlaması,
  3. c) İlgili piyasanın önemli bir bölümünde rekabetin ortadan kalkmaması,
  4. d)Rekabetin (a) ve (b) bentlerindeki amaçların elde edilmesi için zorunlu olandan fazla sınırlanmaması.”
Burada vurgulanması gereken nokta, teşebbüslerin muafiyet rejiminden yararlanabilmesi için maddede sayılan tüm koşulların birlikte gerçekleşmesi gerektiğidir. Dolayısıyla bu şartlardan birinin bile gerçekleşmemesi halinde teşebbüslerin muafiyet rejiminden yararlanması mümkün olmayacaktır. Kanun maddesindeki şartlardan ilk ikisi muafiyet verilecek işbirliği uygulamalarının içermesinin zorunlu olduğu şartlar olup diğer iki şartın ise işbirliği uygulamalarında bulunmaması gerekir. Teşebbüsler arası anlaşmaların yasak ilkesinden muaf tutulabilmesi için bu şartların gerçekleşmesinin yanında teşebbüsler tarafından muafiyetin talep edilmesi de gerekmektedir. Şartları ayrıntılı incelemek gerekirse;
  • Anlaşmanın Yararlı Olması
İlk şart olan anlaşmanın yararlı olması iki seçimlik kriterden oluşmaktadır. a) bendine göre ya malların üretim veya dağıtımı ile hizmetlerin sunulmasında yeni gelişme ve iyileşmelerin sağlanması ya da ekonomik veya teknik gelişmenin sağlanması gerekir. Üretimin artırılması, kalitenin yükseltilmesi gibi rekabeti artırıcı nitelikte eylemler anlaşmanın yararlı olması şartına örnek olarak gösterilebilir.
  • Tüketicinin Yarar Sağlaması
Yukarıda bahsedilmiş olan teşebbüsler arası anlaşmanın yararlı olması hususuna dayalı muafiyet rejiminden ancak bu yararlı anlaşmanın tüketiciye olumlu şekilde yansıması halinde yararlanılabilir. Ürünlerin satış fiyatlarının düşmesi, ürünlerin kalitesinin artması, ürünlerin geliştirilmesi gibi eylemler bu şarta örnek verilebilir.
  • Rekabetin Tamamen Ortadan Kalkmaması
Üçüncü şart olan rekabetin tamamen ortadan kalkmamasından anlaşılması gereken ilgili piyasada her ne kadar rekabet sınırlanmış olsa da piyasanın önemli bir bölümünde rekabetin tamamen ortadan kalkmamış olmasıdır. Bu şarta örnek olarak teşebbüslerin ortak şekilde yaptığı AR-GE işlemleri ve reklamlar verilebilir. Kurul kararlarında rekabet etmeme, bölge belirleme ve üretim anlaşmalarını muafiyet kapsamında değerlendirmemiştir.
  • Rekabetin Zorunlu Olandan Fazla Sınırlanmaması
Üçüncü şart ile uyumlu olarak hem nitelik olarak hem de tüketici açısından yararlı olan bir teşebbüsler arası işbirliği uygulamasının zorunlu olandan fazla rekabeti kısıtlamaması gerekir. Bu husus somut olaya göre Kurul’ca değerlendirilir. Muafiyet Rejiminin Çeşitleri
  • Bireysel Muafiyet
4057 sayılı Kanun’un 5. maddesinde yer alan ve yukarıda sayılmış olan şartların mevcudiyeti halinde iş birliği uygulamalarının 4. madde hükümlerinin uygulanmasından muaf tutulmasına ilişkin verilen karar, bireysel muafiyet olarak adlandırılır. Tekelci işlem, uzmanlaşma, araştırma, geliştirme, patent, know-how lisansları, ortak girişimlerle ilgili anlaşmalara bireysel muafiyet sağlanmaktadır. Bireysel muafiyetlerde Kurul, tarafların başvuru şartına bağlı olmayıp taraflardan her türlü bilgiyi talep edebilir.
  • Grup Muafiyeti
Kanun’un 5. Maddesinin son fıkrasında grup muafiyeti şu şekilde düzenleme alanı bulmuştur: “Kurul, birinci fıkrada gösterilen şartların gerçekleşmesi halinde, belirli konulardaki anlaşma türlerine bir grup olarak muafiyet tanınmasını sağlayan ve bunların şartlarını gösteren tebliğler çıkarabilir.” Rekabet Kurulu, hangi anlaşma türlerine grup muafiyeti düzenleyeceğini somut olaya göre kendi belirler. Rekabet Kurulu’nun grup muafiyeti ile yaptırım uygulanmamasına karar verdiği birtakım anlaşmalar:
  • Tek elden dağıtım anlaşmaları,
  • Tek elden satın alma anlaşmaları,
  • Motorlu taşıtlar dağıtım ve servis anlaşmaları,
  • Franchise anlaşmaları.
SONUÇ Rekabetin Korunması Hakkındaki Kanun’un (4057 sk) 4. maddesinde düzenlenen teşebbüsler arası yasaklanan anlaşma, uyumlu eylem ve teşebbüs birliği kararlarının 5. madde kapsamında hukuka uygun hale getirilmesi için muafiyet rejimi öngörüldüğü söylenebilir. Avukat İzmir olarak, hukuki konularda size rehberlik etmek ve sorularınıza cevap vermek için buradayız. Diğer yazılarımıza göz atmak için linke tıklayabilirsiniz. Stj. Av. İrem TÜRKOĞLU Av. Muhittin KURNAZ Sosyal Medyada Bizi Takip edin https://www.facebook.com/kapitalhukuk https://www.instagram.com/kapitalhukuk/ https://tr.linkedin.com/company/kapi%CC%87tal-hukuk

Son Yazılar

Hukuki Yardım Al

Danışmak istediğiniz her konuda bize ulaşın!

BİZE ULAŞIN