Mirastan Mal Kaçırma Nedeniyle Tapu İptali ve Tescili Davası

Mirastan mal kaçırma toplumumuzda sıkça karşılaşılan bir hadisedir. Miras bırakan, kız evlatların miras payından mahrum bırakılması ya da aile içi sebeplerle miras bırakan tarafından bazı çocuklarının önde tutulması, ikinci eş faktörü, psikolojik nedenler, zayıf olan evladın korunması gibi sebeplerle mirasçılarından mal kaçırmak isteyebilir.

Birçok Yargıtay içtihadında vurgulandığı üzere; toplumun bazı kesimlerinde erkek evladın kız evlattan üstün tutulması, miras bırakan birkaç kez evlenmiş ise son eşin baskısı, miras bırakanın zayıf durumda olan mirasçısını koruma isteği, yaşlı kişilerin yakınlarındaki mirasçılarının baskısı gibi nedenlerden dolayı miras bırakan kişiler muvazaalı sözleşme yapma yoluna gitmektedir. Bu tür durumlarda miras bırakan ve lehine tasarrufta bulunan arasında mirastan mal kaçırmak kastıyla aralarındaki gizli anlaşmaya dayanan muvazaa türüdür.

Mirastan Mal Kaçırma (Muris Muvazaası) Unsurları

Görünürdeki İşlem ; tarafların gerçek iradelerini yansıtmayan hukuki hüküm ve sonuç doğurmayacak işlemlerdir. Örnek vermek gerekirse mirasçılarından mal kaçırmak isteyen miras bırakan kendisine ait bir taşınmazı bir mirasçısına bağışlama sözleşmesini tapuda görünürdeki işlem olan satış sözleşmesinin arkasına saklamıştır. Görünürdeki işlemin muvazaa ile yapıldığını tüm mirasçılar öne sürebilir.

Gizli İşlem ; miras bırakan ve karşı tarafın, görünürdeki işlemin arkasına saklanarak kendi aralarında yaptıkları hüküm ve sonuç doğurmasını istedikleri sözleşmelerdir.

Muvazaa anlaşması ; miras bırakan ile sözleşmenin karşı tarafının muvazaalı işlemi mirasçıları aldatmak amacıyla yaptıkları ve kendi aralarında bu sözleşmenin hüküm ifade etmeyeceği konusunda vardıkları anlaşmadır.

Mirasçıları aldatma kastı; tarafların görünürdeki işlemi yaptıklarında mutlaka bulunması gerekmektedir. Yargıtay’ın genel içtihatlarında da miras bırakanın muvazaalı işlemi yapmaktaki amacı mutlaka mirastan mal kaçırma kastı içerisinde bulunmalıdır. Bu husus mirasçı tarafından ispat edilmelidir.

Mirastan Mal Kaçırma (Muris Muvazaası) Nasıl İspat Edilir ?

Mirastan mal kaçırma her türlü delille ispat edilir. Ancak tarafların mirastan mal kaçırmak maksadıyla hareket ettiklerini ve aldatma kastı içerisinde olduklarını ispat etmek çok da kolay değildir. Dava sürecinde tarafların sunmuş olduğu deliller, tanık beyanları, tapu kayıtları ve daha birçok incelemeyle karar verileceğinden avukat yardımı ile sürecin ilerletilmesi daha sağlıklı olacaktır.

Yargıtay, miras bırakanın gerçek iradesinin ne olduğu tespitini yaparken esas alınması gereken olguları Ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, Taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki olarak sıralamaktadır.

Mirastan Mal Kaçırma (Muris Muvazaası) Davasını Kimler Açabilir?

Muris muvazaasına dayalı tapu iptal davasını dava açmakta hukuki yararı bulunan kişiler ve yasal mirasçılar açabilir. Bu durumda yasal mirasçılar, atanmış mirasçılar , evlatlıklar ve alt soyları olarak sıralanabilir. Ancak mirası reddeden, miras hakkından feragat eden ve mirastan çıkarılan kişiler bu davayı açamaz.

Muris muvazaası sebebiyle açılan davalar zamanaşımına tabi değildir. Muris muvazaası her zaman ileri sürülebilir.

Muris Muvazaası Örnek Yargıtay Kararları

Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin yetkili mahkemenin tayinine ilişkin kararı

“ Dosya içeriği ve toplanan delillerden; miras bırakan …’in İstanbul ilindeki … parsel sayılı taşınmazdaki dükkan nitelikli bağımsız bölüm ve … ilindeki … parsel sayılı taşınmazdaki 58 ve 60 nolu bağımsız bölümlerinin temliki bakımından muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tenkis istekli davanın, … parsel sayılı taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde açıldığı, mahkemece İzmir ilinde bulunan taşınmazlar hakkındaki dava tefrik edilip ayrı esasa kaydedildikten sonra yetkisizlik kararı verildiği anlaşılmaktadır. Bilindiği ve HMK ‘nın 12/3 maddesinde düzenlendiği üzere, bu davalar (taşınmaz üzerindeki ayni hakka ilişkin veya ayni hak sahipliğinde değişikliğe yol açabilecek davalar) birden fazla taşınmaza ilişkinse taşınmazlardan birinin bulunduğu yerde diğerleri hakkında da açılabilir. Yasanın bu amir hükmü karşısında …’deki taşınmazlar hakkında tefrik ve yetkisizlik kararı verilmesi isabetsizdir. Hal böyle olunca, HMK ‘nın 166. maddesi gözetilerek davalar birleştirilip işin esası hakkında hüküm kurulması gerekirken değinilen yön göz ardı edilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.”

Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 2018 tarihli kararında :

“Dosya içeriği ve toplanan delillerden; miras bırakanın 13.08.2010 tarihinde ölümü ile geride; ikinci eşi Gülten ve bu evliliğinden olan çocuğu Meltem ile ilk evliliğinden olma çocukları; Bahri, İlhan, Hakime, Fatma ve Dilek’in kaldığı, dava konusu 93 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki … nolu bağımsız bölümü İzmir … .Noterliğinin 20616 yevmiye numaralı 09.05.1990 tarihli vasiyetnamesi ile davalıya bırakıldığı aynı taşınmazın dava dışı … n’a 26.05.2010 tarihinde temlik edildiği ondan da 28.11.2010 tarihinde davalıya satış suretiyle devredildiği davacılar tarafından İzmir … .Sulh Hukuk Mahkemesinde açılan tereke tespiti davasında; dava dışı İzmir Balçova’da bulunan 2 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki 2 nolu bağımsız bölümde davalı ile mirasbırakanın ½ paydaş olduğu, aynı yerde 11 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki 12 nolu bağımsız bölümde davalının tam malik olduğu, 93 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki … nolu bağımsız bölümde davalının tam malik olduğu, 8202, 2727,126 ve 7 parsel sayılı taşınmazlarda mirasbırakanın tam malik olduğu, ayrıca 1995 model Mercedes marka E 200 model aracın mirasbırakan adına kayıtlı olduğunun tespitine karar verildiği, mirasbırakan adına kayıtlı Balçova Ziraat Bankası Şubesindeki 7235987-5007 nolu hesaptan 144.240,40 TL’nin 04.06.2010 tarihinde çekilerek hesabın 21.06.2010 tarihinde kapatıldığı, aynı tarihte davalı adına 53762921-5002 nolu hesabın açılarak bedelin bu hesaba aktarıldığı, 10.08.2010 tarihinde ise bedelin hesaptan çekildiği anlaşılmaktadır.Bilindiği üzere; 6100 sayılı HMK’nun 297/2. maddesinde; “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” amir hükmüne yer verilmiştir.Ne var ki; davacılar dava dilekçesinde tapu iptali tescil ile bedel, olmazsa tenkis talebinde bulundukları halde, mahkemece bedel talebi yönünden olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemiştir.Hal böyle olunca, yukarıda açıklandığı üzere 6100 sayılı HMK’nın 297/2. maddesi ne uygun şekilde hüküm kurulması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.”

Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 2016 tarihli kararında

“Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide “muris muvazaası” olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu’nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu’nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.”

Görüldüğü üzere mirastan Mal Kaçırma kastıyla girişilen muvazaalı işlemin iptali için açılan davada tarafların sunmuş olduğu deliller, tanık beyanları, tapu kayıtları ve daha birçok belgenin incelenmesi sonucu karar verileceğinden, yargılamanın sıhhati açısından uzman bir avukat yardımı ile sürecin ilerletilmesi daha sağlıklı olacaktır. İzmir miras avukatı, miras hukuku alanındaki uzmanlıklarıyla müvekkillerine bu tür davalar konusunda destek sağlarlar. İzmir miras avukatı, müvekkillerinin haklarını korumak ve hukuki süreçleri doğru bir şekilde yönetmek adına gerekli bilgi ve deneyime sahiptir.

Son Yazılar

Hukuki Yardım Al

Danışmak istediğiniz her konuda bize ulaşın!

BİZE ULAŞIN