MAZERETSİZ GÖREV BAŞINDA BULUNMAMANIN SONUÇLARI

DEVLET MEMURLARININ MAZERETSİZ GÖREV BAŞINDA BULUNMAMANIN SONUÇLARI

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nda memurların mazeretsiz göreve başında bulunmamasının birtakım hukuki sonuçlara bağlanmıştır. Bu sebeple, herhangi bir geçerli sebebi olmaksızın işe gitmeyen memura, devamsızlık yaptığı gün sayısına ve bu günlerin kesintili olup olmamasına göre bazı disiplin cezaları öngörülmüştür. Hatta, göreve gidilmeyen gün sayısına göre, memurun devlet memurluğundan çıkarılması veya devlet memurluğundan çekilmiş sayılması dahi mümkündür. Devlet memurlarının, 657 sayılı Kanuna göre herhangi bir mazereti olmaksızın görevinin başında bulunmamasına bağlanan hukuki sonuçlar aşağıda bir tablo halinde açıklanacaktır: Memurun Mazeretsiz Görev Başında Bulunmamasının Hukuki Sonuçları
MAZERETSİZ VEYA İZİNSİZ OLARAK YAPILAN EYLEM                        HUKUKİ SONUCU
Göreve geç gelme, görevden erken ayrılma veya görev yerini terk etme Görevinde ve davranışlarında daha dikkatli olması gerektiği hususu yazılı olarak bildirilmek suretiyle UYARMA cezası verilir. (m. 125/A-b bendi) 
Bir veya iki gün göreve gelmemek Brüt aylığının 1/30 – 1/8 arasında kesilmesi suretiyle AYLIKTAN KESME cezası verilir. (m. 125/C-b bendi)
Kesintisiz Şekilde 3, 4, 5, 6, 7, 8 Veya 9 Gün Göreve Gelmemek Fiilin ağırlık derecesine göre memurun, bulunduğu kademede ilerlemesinin 1 – 3 yıl durdurulması suretiyle KADEME İLERLEMESİNİN DURDURULMASI cezası verilir. 8m. 125/D-b)
Mazeretsiz veya izinsiz olarak kesintisiz şekilde 10 gün göreve gelmemek Memur, yazılı müracaatı aranmaksızın ÇEKİLME isteğinde bulunmuş sayılır. (M. 94)
Bir takvim yılında toplam 20 gün göreve gelmemek Bir daha Devlet memurluğuna atanmamak üzere DEVLET MEMURLUĞUNDAN ÇIKARMA cezası verilir. (m. 125/E-d)
TEKERRÜR HALİ   Özürsüz ve kesintisiz olarak 3 gün göreve gelmediği için hakkında kademe ilerlemesinin durdurulması veya aylıktan kesme cezası verilen ve memurun, 10 yıl içinde yeniden özürsüz ve kesintisiz olarak 3 gün göreve gelmemesi Devlet memurluğundan çıkarma cezası uygulanır. (m. 125/E) Göreve gelmediği için hakkında kademe ilerlemesinin durdurulması cezası verilen memurun ilerleyebileceği son kademede olması durumunda, 10 yıllık süre sınırlaması da olmaksızın, yeniden özürsüz ve kesintisiz olarak 3 gün göreve gelmemesi durumunda, Devlet memuriyeti ile ilişiğinin kesilmesi gerekecektir.
TEKERRÜR HALİ   özürsüz ve kesintisiz olarak 3 – 9 gün göreve gelmediği için hakkında disiplin cezası uygulanan (bir alt ceza şeklinde uygulama yapılmış dahi olsa) Devlet memurunun, 10 yıl içinde yeniden 3-9 gün işe gelmemesi yine hakkında kademe ilerlemesinin durdurulması cezası verilir ve tekerrür dolayısıyla uygulaması bir derece ağır olan “DEVLET MEMURLUĞUNDAN ÇIKARMA” cezası şeklinde olur.(m. 125/E) *Ayrıca, özürsüz ve kesintisiz olarak 3 – 9 gün göreve gelmeyen memurun öğrenim durumu itibariyle ilerleyebileceği son kademede bulunması durumunda, hakkında verilen kademe ilerlemesinin durdurulması cezasının ikinci uygulaması yine memuriyetle ilişiğinin kesilmesi şeklinde olur.
Görüldüğü üzere, memurun mazeretsiz ve kesintisiz 3 gün göreve gitmemesinden dolayı disiplin cezası aldıktan sonra bir kez daha mazeretsiz ve kesintisiz (toplam 6 gün) işine gitmemesi halinde memuriyetten çıkarılacaktır. Yine, bir yıl içerisinde toplam 20 gün mazeretsiz görev başında bulunmaması halinde de devlet memurluğundan çıkarılacaktır. Bu konulara ilişkin Danıştay kararları şöyledir: “…Dosyanın incelenmesinden davacının 3.2.1992 tarihi ile 12.2.1992 tarihleri arasında 9 gün göreve gelmediğinin tutanaklarla sabit olduğu, 12.2.1992 tarihinde aldığı 7 günlük raporun. sonraki tarihleri kapsadığı anlaşılmaktadır.657 sayılı Yasanın disiplin cezaları başlıklı 125. maddesinde cezalar, ağırlık derecesine göre; uyarma, kınama, aylıktan kesme, kademe ilerlemesinin durdurulması ve memurluktan. çıkarılma olarak sıralanmıştır.  Davalı idarece davacının eyleminin 3 yıl kademe ilerlemesinin durdurulması cezasını gerektirdiği tespit edilmekle birlikle, geçmiş hizmetleri göz önüne alınarak 3 yıl yerine 1 yıl kademe ilerlemesinin durdurulması cezası verilmesi yoluna gidildiği görülmektedir. Oysa bir alt ceza, disiplin cezası olarak memurun fiiline uyan cezanın alt sınırı olmayıp, 657 sayılı Yasadaki sıralamaya göre bir derece hafif olan cezadır. Bu durumda idare mahkemesi tarafından dava konusu işlemin idarece geçmiş hizmetlerinin iyi olduğu kabul edilen davacı hakkında bir alt ceza uygulamasının hatalı yapıldığı gerekçesiyle iptal edilmesi gerekirken davacının disiplin suçunu gerektiren 9 gün göreve gelmeme fiilinin sübut bulmadığı gerekçesiyle iptal edilmesinde hukuka uyarlık bulunmamaktadır…” (Danıştay 8. Daire Esas: 1994/7701 Karar: 1996/2345 ve 30.09.1996 tarihli ilam) 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 2670 sayılı Yasayla değiştirilen 125. maddesinin birinci fıkrasında, Devlet memurlarına verilecek disiplin cezaları ile her bir disiplin cezasını gerektiren fiil ve haller şunlardır denildikten sonra, göreve devamsızlıkla ilgili bentlerinde, özürsüz ya da izinsiz olarak göreve geç gelmek, erken ayrılmak, görev yerini terketmek eylemlerinin uyarma cezasını, özürsüz olarak bir ya da iki gün göreve gelmemenin aylıktan kesme cezasını, özürsüz ve kesin tisiz 3-9 gün göreve gelmemenin kademe ilerlemesinin durdurulması cezasını ve nihayet E-d bendinde, özürsüz olarak, kesintisiz 10 gün ya da bir yılda toplam 20 gün göreve gelmeme nin Devlet memurluğundan çıkarma cezasını gerektirdiği hükme bağlanmış; maddenin ikinci fıkrasında ise disiplin cezası verilmesine neden olmuş bir fiil ya da halin cezaların sicilden silinmesine ilişkin süre içinde yinelenmesinde bir de rece ağır ceza uygulanacağı belirtilmiş bulunmaktadır …Esasen, sözü edilen 125. maddenin E-d bendindeki, özürsüz olarak kesintisiz 10 gün veya bir yılda toplam 20 gün göreve gelmeme ibaresinde yer alan gün sözcüğünden tam bir çalışma gününün amaçlandığı, hükmün anlatım biçiminden derhal ve açık olarak anlaşılmaktadır. Bu nedenlerle, tam gün olarak toplam 20 gün devamsızlığı olmayan, ancak görevden uzak kaldığı saatlerin toplamı 20 günü geçen bir memurun 657 sayılı Yasanın değişik 126. maddesinin E-d fıkrası uyarınca Devlet memurluğundan çıkarma cezasıyla cezalandırılamayacağı mütalaa kılındı. (Danıştay 1. Daire Esas: 1983/309 Karar: 1983/323 ve 15.12.1983 tarihli ilam) “…Dosyanın incelenmesinden; …İlköğretim okulunda sınıf öğretmeni olarak görev yapan davacı hakkında başlatılan soruşturma kapsamında 05.03.2014-20.10.2014 tarihleri arasında; 5 Mart, 23-29-30 Nisan, 2-6-14-15-20-23 Mayıs, 2 Haziran, 9-11-15-16-19-23-24-25-26 Eylül, 13-15-20 Ekim tarihlerinde toplam 23 gün izinsiz ve mazeretsiz olarak göreve gelmediğinin tespiti üzerine 05.01.2015 tarihli ve 65918223-663.07/1 sayılı disiplin soruşturması raporunda 657 sayılı Kanun’un 125/E-(d) maddesi uyarınca “Devlet memurluğundan çıkarma” cezası ile cezalandırılmasının teklif edildiği, 02.07.2015 tarihli ve 7395252 sayılı kararla davacının “Devlet Memurluğundan Çıkarma” cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, davacı tarafından anılan işlemin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Olayda; davacıdan 22.01.2015 tarihinde 657 sayılı Kanun’un 130. maddesi uyarınca savunmasının istenildiği davacının da 13.02.2015 tarihinde bu isteme yanıt olarak savunmasını verdiği, ancak davacıdan anılan Kanun’un 129. maddesi kapsamında hakları hatırlatılarak son savunması alınmadan Yüksek Disiplin Kurulunca Devlet memurluğundan çıkarma cezası verildiği anlaşılmıştır. Bu durumda, yukarıda sözü edilen mevzuat hükümleri uyarınca hakkında Devlet memurluğundan çıkarma cezası teklif edilen davacı hakkında son savunması alınmadan tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uyarlık, bu husus göz ardı edilip işin esasına girilerek verilen Mahkeme kararında hukuki isabet bulunmamaktadır. Öte yandan, Dairemizin bu kararı uyarınca davacı hakkında, son savunması alındıktan sonra yeniden işlem tesis edilebileceği de açıktır…” (Danıştay 12. Daire Esas: 2016/9237 Karar: 2017/3386 ve 21.06.2017 tarihli ilam)
MAZERETSİZ GÖREV BAŞINDA BULUNMAMA
MAZERETSİZ GÖREV BAŞINDA BULUNMAMA
“…Her ne kadar davalı idarece, davacının 16-17-18 Kasım 2011 tarihlerinde 3 gün; 25-26-27-30-31 Ocak 2012 ve 01 Şubat 2012 tarihlerinde 6 gün; 02-03-04 Nisan 2012, 13 Nisan 2012 ve 16-17-18 Nisan 2012 tarihlerinde toplam 7 gün ve 07-08-09-10-11 Mayıs 2012 tarihlerinde 5 gün olmak üzere özürsüz ve mazeretsiz olarak bir yılda toplam 21 gün görevine gelmediğinden bahisle 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 125/E-(d) maddesi uyarınca Devlet memurluğundan çıkarma cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiş ise de; davacının 16-17-18 Kasım 2011 tarihlerinde görevine izinsiz ve mazeretsiz olarak gelmediğinden bahisle yürütülen soruşturma sonunda Edirne Valiliği İl Disiplin Kurulu’nun kararıyla 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 125/D-(b) maddesi uyarınca bir yıl kademe ilerlemesinin durdurulması cezası ile cezalandırıldığı, anılan cezanın dava açılmaksızın kesinleştiği, dava konusu işlemde bir yılda özürsüz ve mazeretsiz yirmi gün göreve gelmeme fiilinin hesabında davacının kesinleşen kademe ilerlemesinin durdurulması cezasına ilişkin eylem tarihlerinin de dahil edildiği, dolayısıyla bir fiil için mükerrer ceza uygulaması yapıldığı; öte yandan davacının bir yıl kademe ilerlemesinin durdurulması cezası ile cezalandırılmasına ilişkin 3 günlük göreve gelmeme süresi toplam devamsızlık süresinden çıkarıldığında 18 güdevamsızlığının bulunduğu, dolayısıyla davacının 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 125/E-(d) maddesi uyarınca Devlet memurluğundan çıkarma cezası ile cezalandırılmasına ilişkin dava konusu işlemde bu nedenle hukuka uyarlık, davanın reddi yolundaki idare mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulü ile Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir…” (Danıştay 12. Daire Esas: 2016/7401 Karar: 2018/973 07.03.2018 tarihli ilam) Bununla birlikte, şayet mazeretsiz ve izinsiz olarak kesintisiz şekilde 10 gün devamsızlık yapılmasında memur, istifa etmiş yani memurluktan çekilme isteğinde bulunmuş sayılacaktır. Madde 94 hükmüne göre, bu şekilde memurluktan çekilmiş sayılanlar, yine madde 92’deki şartların sağlanması halinde tekrar memurluğa atanabilirler. Bu konuya ilişkin Danıştay kararları şöyledir : “…İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Davacının 06/11/2014 tarihinde aldığı sağlık raporunun hastalık iznine çevrilmediğinin ilgili mevzuat uyarınca kendisine yazılı olarak tebliğ edilmesi gerekmekteyken, rapor süresi bittikten sonra ve davacının göreve başlaması gereken 13/11/2014 tarihinde tebliğ edildiği, bu nedenle söz konusu raporun son günü olan 12/11/2014 tarihine kadar göreve gelmemesinin davalı idarenin savunmasında da kabul edildiği üzere mazeretsiz olarak gelmeme olarak değerlendirilemeyeceğinin açık olduğu, ancak davacının rapor bitimi olan 13/11/2014 tarihinde göreve başlaması gerekirken başlamadığı ve bu tarihten itibaren göreve gelmeme durumun 23/11/2014 tarihine kadar 11 gün devam ettiği, 657 sayılı Kanunun 94. maddesi uyarınca görevine son verilmesine ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir. Davacı vekiline 14/12/2015 tarihinde tebliğ edilmesine karşın, 30 günlük temyiz süresi geçirildikten sonra 18/09/2020 havale tarihli kayda giren dilekçe ile temyiz isteminde bulunulduğu anlaşıldığından, davacının temyiz isteminin süre aşımı nedeniyle esastan incelenmesine olanak bulunmamaktadır.” (Danıştay 12.Dairesi, 2020/5094 E., 2021/233 K.  ve 28.01.2021tarihli ilam) “…Davacı hakkında Özel … Oksijen Tedavi Merkezince düzenlenen 26/08/2011 tarihli epikriz raporu ile davacıya ait, 2009 yılının Haziran ayı ile 2011 yılının Aralık ayı arasındaki yaklaşık kırk sekiz adet hastane kaydının incelenmesinden, yirmi bir yıl önce yüksek gerilim hattında elektrik çarpması sonucunda davacının vücudunda yaralar oluştuğu, altı yıl önce bacağının kırılması ile bu yaraların tekrar açıldığı, bir ayaktaki yaraların, diğer ayaktan alınan parça ile kapatılmaya çalışıldığı ancak tedavinin cevap vermemesi nedeniyle yaraların kurtlandığı ve plastik cerrahi uzmanlarının davacıyı hiperbarik oksijen tedavisine yönlendirdiği, 26/08/2011 tarihinde hiperbarik oksijen tedavisine başlanılan davacının bacağındaki venöz ülser ve ülser tabanında kurtlanma bulgusunun anılan tarih itibarıyla varlığını koruduğu anlaşılmıştır. Bu durumda, yukarıda yer verilen epikriz raporu ve hastane kayıtlarından, süregelen venöz ülser rahatsızlığı ile ilgili olarak devam eden tedavisi nedeniyle göreve gelemediği günler için geçerli bir mazereti bulunduğu anlaşılan davacının, görevinden çekilmiş sayılmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka uygunluk görülmemiştir…” (Danıştay 12. Daire Esas: 2018/9930 Karar: 2019/2014 ve 19.03.2019 tarihli ilam)   “…Mahkemenin 27/09/2013 tarihli ara kararı ile taraflardan, davacının İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde görev yaptığı dönemde psikolojik rahatsızlığı bulunduğuna ilişkin doktor ve/veya heyet raporu bulunup bulunmadığının sorulmasına karar verildiği, davalı idarenin ara kararına verdiği cevapta, davacının İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalından almış olduğu 2 adet doktor raporunun olduğu, heyet raporunun olmadığı, 08/10/2007 tarihinden itibaren depresyon ön tanısı yatarak tedavi gördüğü, muhtelif tarihlerde verilmiş raporlarının olduğu bildirilmiştir. Davacının ara kararına verdiği cevapta, 02/07/2010 tarihinde işe gidemeyecek şiddette rahatsızlandığı belirtilerek, İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalının 31/12/2010 tarihli epikriz raporu dosyaya sunulmuş olup, anılan raporda davacının 14/12/2010-31/12/2010 tarihleri arasında yatarak tedavi gördüğü, poliklinikten takip edilmek üzere taburcu edildiği, depresif bulgularının devam ettiği anlaşılmıştır. Davacının dava konusu işlemin tesis edildiği ve işlemin tesisine neden olan göreve gelmediği tarihlerin öncesinde başlayan ve anılan tarihlerden sonraki tarihlerde de devam eden süreçte poliklinik takibi, ilaçlı tedavi ve yatarak tedavi yöntemleri ile psikolojik tedavi gördüğü, davacının olay tarihi itibarıyla eylemlerini etkileyecek nitelikte bir akıl hastalığının bulunabileceği yolunda kuvvetli şüphe oluştuğunda öncelikle uzman kişilerce akıl ve ruh sağlığı yönünden muayenesinin sağlanması ve bu muayene sonucundaki tespitlere göre bir hüküm kurulması gerekirken, bu yönde bir araştırma yapılmaksızın dava konusu olayın üzerinden 7 (yedi) sene geçmesi ve davacının göreve gelememe sebeplerini belirterek, görevine dönme talebiyle yaptığı başvurular nedeniyle temyiz kudretini haiz olduğu hususunda karineden öte kanaate ulaşıldığı gerekçesiyle davacının görevine son verilmesi sonucunu doğuran “kayıt kapama” işleminde hukuka aykırılık görülmediğinden davanın reddi yolunda verilen İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir…” (Danıştay 12. Daire Esas: 2020 / 3614 Karar: 2021 / 192 ve 27.01.2021 tarihli ilam) “…Dosyanın incelenmesinden, davacı hakkında almış olduğu raporu kuruma geç bildirmesi, 18.01.2015 tarihindeki mesaisine ve 23.01.2015 -27.01.2015 tarihleri arasındaki nöbetine gelmemesi sebebiyle başlatılan soruşturma sonucu 29.12.2014 tarihli 20 günlük istirahat raporunun asılsız olduğu ve söz konusu raporu kendisinin tanzim ettiği, bu süre zarfında 2014 yılında 3, 2015 yılında 17 gün göreve gelmediği, 18.01.2015 tarihli 10 günlük istirahat raporunun aslının 23.01.2015 tarihinde 1 gün olarak verildiğinin anlaşıldığı ve raporda davacı tarafından oynama yapıldığı dolayısıyla 10 gün işe gelmediği, 01.02.2015 tarihli 6 günlük raporun araştırılması neticesinde ise raporun aslının 1 gün olduğu ve dolayısıyla 6 gün işe gelmediğinin tespit edilmesi üzerine, 07.10.2015 tarihli ve 2301 sayılı işlem ile kesintisiz 10 gün göreve gelmediğinden bahisle 13.01.2015 tarihinden itibaren müstafi sayılmasına karar verildiği, bu işlemin iptali istenmiyle davanın açıldığı anlaşılmaktadır …Olayda, davacının 29.12.2014 tarihli 20 günlük raporunun, hakkında yapılan soruşturma sonucu sahte olduğunun, 18.01.2015 tarihli 10 günlük istirahat raporunun aslının ise 23.01.2015 tarihinde 1 gün olarak verildiğinin tespit edildiği, bu durumda davacının 29.12.2014 tarihinden 23.01.2015 tarihine kadar kesintisiz göreve gelmediği açık olmakla birlikte davacı tarafından dava dilekçesinin ekinde dosyaya, ….. Aile Sağlığı Merkezi, Aile Hekimi tarafından düzenlenen 05.01.2015 tarihli OP-321161-05012015-191412997552 protokol numaralı, ‘pnömoni’ tanılı 1 günlük istirahat raporunun sunulduğu, davacının 13.01.2015 tarihinden itibaren çekilmiş sayıldığı dikkate alındığında ise 29.12.2014 ile 13.01.2015 tarihleri arasında yer alan söz konusu raporun 10 günlük süreyi kesintiye uğrattığı görülmüştür. Bu durumda, dosyanın ekinde bulunan ve 10 günlük süreyi kesintiye uğratan 05.01.2015 tarihli raporun gerçeği yansıtıp yansıtmadığı konusunda herhangi bir araştırma yapılmadan eksik araştırma sonucu verilen İdare Mahkemesi kararında hukuka uyarlık bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulü ile Mahkeme kararının bozulmasına, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın İdare Mahkemesine gönderilmesine, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (onbeş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere 24/05/2018tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.” (Danıştay 12. Daire 2016 / 9050 Karar: 2018 / 2335 ve 24.05.2018 tarihli ilam) İş avukatı İzmir, bu konuda uzmanlık sağlayarak müvekkillerine destek olabilirler. Diğer yazılarımıza göz atmak için linke tıklayabilirsiniz. Av.Ezgi Elbasan Av.Bahadır Gökhan Kaya Sosyal Medyada Bizi Takip edin https://www.facebook.com/kapitalhukuk https://www.instagram.com/kapitalhukuk/ https://tr.linkedin.com/company/kapi%CC%87tal-hukuk  

Son Yazılar

Hukuki Yardım Al

Danışmak istediğiniz her konuda bize ulaşın!

BİZE ULAŞIN