İCRA HUKUKUNDA GENEL OLARAK SÜREÇLER

İcra Hukuku’nda ferdi icra İlamsız İcra, İlamlı İcra ve Rehnin Paraya Çevrilmesi Yolu olmak üzere üçe ayrılmaktadır. Rehnin paraya çevrilmesi yolu dışındaki İlamlı ve İlamsız İcra takibi türleri Haciz Yolu iledir. Yani takibin sonucunda alacaklının amacı alacağını almak için haciz yoluna başvurma imkanını elde edebilmektir.

Rehnin paraya çevrilmesi yoluna alacaklının başvurabilmesi için adı üzerinde söz konusu alacak muaccel olmadan önce rehin ile teminat altına alınmış olmalıdır. Bu husus bu tip takibe başvurmak için asli kuraldır. Bir diğer asli kural ise alacağı rehinle temin edilmiş olan alacaklının diğer takip türlerine başvurmadan önce rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takibe başvurmasının zorunlu olmasıdır. Bu kuralın tek istisnası yine aynı alacağın kambiyo senedine bağlı olması halinde alacaklının kambiyo senetlerine özgü icra takibine başvurabilme imkanının olmasıdır.

İlamlı icra takibine başvurabilmek için de alacaklının elinde ilam veya ilam niteliğinde belge bulunması gerekir. İlamlı icra takibinin muhatabı olan borçlunun bu tip icra takibinde icra emrine itiraz etme imkanı bulunmamaktadır. Borçlunun bu takibe karşı tek imkanı icra emrinin geri bırakılmasını isteyebilmektir.

İlamsız İcra’ya geldiğimizde ise bu takip türü de aslında şu şekilde üçe ayrılmaktadır;

  • Genel Haciz Yolu İle Takip
  • Kambiyo Senetlerine Özgü Haciz Yolu İle Takip
  • Kiralanan Taşınmazların Tahliyesi

Genel olarak süreçleri incelediğimizde aslında her biri birbiri ile benzer olup bazı ufak noktalarda birbirinden ayrılmaktadır. Ancak takip türlerini birbirinden ayıran bu hususlar özellikle süre bakımından önemli olup süreci iyi bilip iyi takip etmek ve borcun tahsili için oldukça önem arz etmektedir.

İcra takip türlerinin tümünde alacaklı icra dairesine bir talep ile gider ve bu talebe biz Takip Talebi deriz. Söz konusu bu takip talebi icra işlemini başlatan ilk basamaktır. En önemli hususlardan biri de bu takip talebi işlemi takip konusu alacağa ilişkin zamanaşımını kesmektedir.

Genel haciz yolu ile takip ve kambiyo senetlerine özgü takip arasındaki en önemli farklardan biri genel haciz yolu ile takipte alacaklının takip talebinde bulunurken herhangi bir senede dayanma zorunluluğu yokken diğer takip türünde alacaklı bir kambiyo senedine dayanmak zorunda olup ve bunun takip talebine eklenmesi de mecburidir.

Takip talebinin ardından icra dairesi alacaklıya bu alacak için ödeme emri gönderir. Ödeme emrinin borçluya tebliğinden itibaren borçlu bu ödeme emrine süresi içerisinde itiraz etmez yahut ettiği itiraz kaldırılırsa artık takip kesinleşmiş olur. Genel Haciz Yolu ile takipte itiraz süresi 7 gün olup, bu itiraz yazılı veya sözlü olarak icra dairesine yapılır ve borçlu itirazında herhangi bir sebep göstermek zorunda değildir. Kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takipte ise itirazlar 5 gün içerisinde, icra mahkemesine bir dilekçe ie yapılır. Ayrıca bu takip türünde borçlu itiraz sebeplerini bildirmek durumundadır.

Borçlunun ödeme emrine süresi içerisinde itiraz etmediğini varsayarsak genel haciz yolu ile takipte borçlunun borcu ödeme ve mal beyanında bulunma süresi 7 gün olup kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takipte bu süre 10 gündür.

Borçlunun ödeme emrine itiraz etmesi halinde genel haciz yoluyla takipte takip kendiliğinden durur. Kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takipte ise icra mahkemesi takip için geçici durdurma kararı vermedikçe takip durmaz ve icra işlemlerine devam olunur. Ancak bunun istisnası satış işlemidir, yani borçlunun süresi içerisinde yapmış olduğu itiraz varken satış işlemi gerçekleştirilemez.

Borçlunun ödeme emrine itirazı için belirlenen süreler kesin olup bunun tek istisnası gecikmiş itirazdır. Borçlu kusuru olmaksızın bir engel sebebiyle süresinde ödeme emrine itiraz edemezse mazeretin kalktığı günden itibaren 3 gün içerisinde gecikmiş itiraz yoluna başvurabilir. Daha önce de söylediğimiz gibi genel haciz yoluyla takipte ödeme emrine itiraz edilmesiyle, kambiyo senetlerine özgü icra takibinde de itiraz sonucu icra mahkemesinin geçici durdurma kararı vermesiyle icra takibi durur. Takibin durması ile artık icra işlemlerine devam olunması için alacaklının ödeme emrine itirazı bertaraf etmesi gerekir.

İtirazın bertaraf edilebilmesi için alacaklıya birtakım imkanlar tanınmıştır. Alacaklı, borçlunun ödeme emrine itirazını bertaraf edebilmek için genel mahkemeden itirazın iptalini yahut icra mahkemesinden itirazın kaldırılmasını talep edebilir. Bir parantez açmak gerekirse 19.12.2018 tarihinde yayınlanan resmi gazete ile ticari davalarda arabuluculuk dava şartı olarak görülmektedir. 7155 sayılı kanunun 20. Maddesinde bu durum şu şekilde ifade edilmektedir;

‘’Ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.’’

Bu maddeye göre eğer icra takibi konusu alacak ticari bir ilişkiden kaynaklanan bir alacak ise dava açmadan önce arabuluculuk kurumuna başvurmak zorunludur. Söz konusu bu arabuluculuk süreci 6 hafta olup zorunlu görülen hallerde 2 hafta daha uzatılabilmektedir. Bu arabuluculuk görüşmelerinde bir anlaşmaya varılamaması halinde anlaşmazlık tutanağının taraflarca imzalanması ile alacaklı borçlunun borca itirazını bertaraf etmek için artık dava yoluna başvurabilir.

İtirazın kaldırılması geçici ve kesin kaldırma olarak ikiye ayrılmakta her ikisi için de başvuru süresi 6 ay olup farkları ise itirazın kesin kaldırılması için alacaklının elinde İcra İflas Kanunu madde 68’de sayılı belgelerden herhangi birinin bulunması gerekir. İtirazın geçici kaldırılması yoluna ise borçlunun ancak imzaya itirazı söz konusu olduğunda başvurulabilmektedir. İtirazın iptali ise elinde İİK madde 68’de sayılı belgelerden herhangi birinin bulunmadığı alacaklılar için getirilmiş bir imkan olup, itirazın alacaklıya tebliğinden itibaren 1 yıl içerisinde bu dava açılabilmektedir.

Ödeme emrine yapılmış itirazı bertaraf etmek için alacaklı hangi yola başvurursa başvursun bunlar bir davadır ve alacağın tahsili için önemli bir süreçtir. Bu süreçlerin hak kaybı yaşanmadan tamamlanması için bir avukat aracılığıyla yürütülmesi haklı olduğunu iddia eden her iki taraf açısından da çok önemlidir.

Söz konusu bu davaların görülmesinin ardından mahkeme borçlunun itirazının haksız olduğuna kanaat getirirse takibe devam olunur ve alacaklının talebi üzerine borçlu %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilir. En önemlisi ise borçlunun itirazında haksız olduğuna karar verildiğinde borçlunun ödeme emrine itirazı bertaraf edilmiş olur ve icra takip işlemi devam eder.

Dava sonucu borçlunun değil de alacaklının haksız olduğuna kanaat getirildiğinde yine alacaklı da borçlunun talebi üzerine %20’den aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilir. Ve yine icra hukuku bakımından en önemli sonuç olan icra takibi bakımından haksız olduğuna karar verilen icra takibi son bulur ve artık devam edilemez.

Sonuç olarakgörüldüğü üzere İcra Hukuku oldukça karmaşık ve hak kayıplarına yer vermemek için sürelere kati suretle dikkat edilmesi gereken bir hukuk dalıdır. Bu anlamda hem alacaklının hem de borçlunun maddi kayıplarının olmaması, süreci sağlıklı ve bilinçli geçirmek için bir izmir icra avukatı aracılığı ile yürütmeleri oldukça önemlidir. İzmir Bayraklı’da faaliyetlerini sürdürmekte olan büromuz –KAPİTAL HUKUK BÜROSU- İcra Hukuku alanında uzman icra avukatları ile tüm süreçlerde müvekkillerinin yanındadır.

Daha detaylı bilgi almak için sayfamızı ziyaret edebilirsiniz.

Son Yazılar

Hukuki Yardım Al

Danışmak istediğiniz her konuda bize ulaşın!

BİZE ULAŞIN