Boşanmada Mal Paylaşımı ve Katılma Alacağı

Evliliğini sona erdirmek üzere olan çiftlerin en merak ettikleri konulardan biri de mal paylaşımıdır. Malların paylaşımı bu süreçte yaşanan en büyük sıkıntılardan da biridir. Eşler evlilik sürecinde birlikte edinilen tüm mallar ve geri kalan varlıkların paylaşımı konusunda pek çok anlaşmazlıkla karşı karşıya kalabilmektedirler. Bu da çiftlerin boşanma sürecinde mal paylaşımı konusunda nasıl bir yol izlemesi gerektiğini bilmemesinden kaynaklanır. Yeni düzenlenen yasa çerçevesinde, çiftlerin nasıl mal paylaşımı yapacağı ve gayrimenkullerin kime kalacağı gibi sorular cevaplanmaktadır.

1 Ocak 2002’de yapılan kanun değişikliğine göre hukukumuzdaki yasal mal rejimi, edinilmiş mallara katılma rejimidir. Eşler sözleşme ile aksini kararlaştırmadığı sürece edinilmiş mallara katılma rejimine tabi olurlar. Edinilmiş mallar, her eşin mal rejiminin devamı süresince karşılığını vererek elde ettiği malvarlığı değerleri olarak tanımlanmaktadır. Yani edinilmiş mal, eşlerin kişisel malları ve evlilik süresince elde etmiş olduğu malları kapsar. Boşanma davası, mal rejiminin tasfiye sürecini de başlatır. Boşanma davası sonucunda hükmedilen boşanma kararı kesinleşmek kaydıyla, mal rejimi, boşanma davasının açıldığı tarihte sona ermiş kabul edilir (MK m.225/son). Boşanan tarafların mal paylaşımı açısından tüm alacak ve borçları bu tarih esas alınarak hesaplanır. Buna göre, her eş diğer eşin evlilik içinde ‘’edinilmiş mal’’ niteliğindeki malların yarısının değeri üzerinde alacak hakkına sahiptir. Söz konusu bu hakka katılma alacağı denmektedir.

Katılma alacağı, kanundan kaynaklanan bir alacak türüdür. Bu sebeple eşlerden birisinin çalışıp çalışmaması veya eşlerin kazancının miktarı gibi konuların bu alacak türü bakımından bir önemi bulunmamaktadır. Eşler için katılma alacağının hesaplanması için hangi malların edinilmiş mal hangi malların ise kişisel mal olduğunun tespiti önemlidir.

Peki katılma alacağı nasıl hesaplanır?

Katılma alacağının hesaplanmasında Yargıtay içtihatları ile belirlenmiş bir sıra bulunmaktadır.

Buna göre;

Öncelikli olarak edinilmiş mallar ile kişisel malların ayrılması gerekir. Nitekim yukarıda da ifade ettiğimiz üzere katılma alacağı, edinilmiş mallar üzerinde olan bir alacak türüdür. Kişisel mallarda katılma alacağı talebinde bulunulması mümkün değildir.

 Kanunumuzda kişisel mallar şöyle sıralanmıştır:

– Mal rejiminin başlangıcında eşlerden birine ait bulunan veya bir eşin sonradan miras yoluyla ya da herhangi bir şekilde karşılıksız kazanma yoluyla elde ettiği malvarlığı değerleri,

– Eşlerin üçüncü kişilerden olan manevi tazminat alacakları,

– Eşlerden birinin yalnız kişisel kullanımına hasredilebilecek eşyalar,

– Yukarıdaki kişisel mallar yerine geçen değerler (Satış, takas vs. yoluyla kişisel mallar yerine geçen para veya diğer değerler)

 Bunun yanında edinilmiş mallar da kanunda sayılmıştır. Kanun gereğince edilmiş mallar ise:

– Çalışmanın karşılığı olan mallar

– Kişisel malların gelirleri

– SGK ve sosyal yardım kurum ve kuruluşlarının veya personel yardım amacıyla  kurulan sandık ve benzeri ödemeler

– Çalışma gücünün kaybı nedeniyle ödenen maddi tazminatlar

– Edinilmiş malların yerine geçen değerler

Edinilmiş mallar tespit edildikten sonra MK229’a göre “eklenecek değerlerin” malvarlığına dahil edilmesi gerekir. Eklenecek Değerler ise:

1. Eşlerden birinin mal rejiminin sona ermesinden önceki bir yıl içinde, diğer eşin rızası olmadan, olağan hediyeler dışında yaptığı karşılıksız kazandırmalar

2.  Bir eşin mal rejiminin devamı süresince diğer eşin katılma alacağını azaltmak kastıyla yaptığı devirler

Bu değerlerin malvarlığına dahil edilmesi gereklidir. Yukarıda ifade ettiğimiz şekilde eklenecek değerler eklendikten sonra MK 230 gereği denkleştirme yapılması gerekir. Bir eşin kişisel mallara ilişkin borçları edinilmiş mallardan veya edinilmiş mallara ilişkin borçları kişisel mallarından ödenmiş olabilir. Tasfiye sırasında talep halinde bu hususların hesaplanmasına denkleştirme denilmektedir. Eklenecek değerler eklendikten ve denkleştirme de yapıldıktan sonra ortaya çıkan miktar üzerinden, bu mallara ilişkin borçların çıkarılması gerekir. Bu borçlar çıkarıldıktan sonra ortaya çıkan miktar, “artık değer” olarak isimlendirilmektedir. Burada ortaya çıkan artık değerin yarısı, diğer eşin katılma alacağıdır. Bu sebeple katılma alacağı, artık değere katılma alacağı olarak da isimlendirilmektedir

Peki gelelim önemli bir hususa, katılma alacağı bakımından kusurun önemli nedir? Boşanma davasında eş kusurlu bulunsa dahi katılma alacağından pay alır mı?

Evet eş kusurlu dahi olsa katılma alacağına hak kazanır. Kural olarak katılma alacağı davasında kusurun önemi bulunmamaktadır. Ancak Medeni Kanun’un 236/2 maddesinde bu kuralın bir istisnasına yer verilmiştir. Buna göre zina veya hayata kast nedenine dayalı olarak boşanma kararı verilmesi halinde hâkim, kusurlu eşin artık değerdeki pay oranının hakkaniyete uygun olarak azaltılmasına veya kaldırılmasına karar verebilir. Bu istisnai hükmün uygulanabilmesi için “zina” veya “hayata kast” sebebi ile boşanmaya karar verilmesi şarttır. Bu sebeple sadakatsizlik veya fiziksel şiddet boyutunda kalan fiiller sonrasında evlilik birliğinin temelden sarsılması sebebi ile boşanmaya karar verilmesi durumunda MK 236/2’nin uygulanması mümkün değildir.

Taraflar bakımından önemli olan bir diğer husus ise katılma alacağı davası bakımından hangi mahkemenin görevli olacağı konusudur. Katılma alacağına ilişkin davalarda görevli mahkeme aile mahkemesidir. Yetkili mahkeme ise kanunda belirlenmiştir. Buna göre katılma alacağı davalarında;

– Mal rejiminin ölümle sona ermesi durumunda, ölenin son yerleşim yeri mahkemesi,

– Boşanmaya, evliliğin iptaline veya hakim tarafından mal ayrılığına karar verilmesi durumunda, bu davalarda yetkili olan mahkeme,

– Diğer durumlarda. davalı eşin yerleşim yeri mahkemesi yetkilidir

Katılma alacağında zamanaşımı süresi var mıdır? Zamanaşımı ne zaman başlar? Katılma alacağına ilişkin talepler yönünden zamanaşımı süresi 10 yıldır. Zamanaşımı süresinin başlangıcı ise mal rejiminin sona erdiği tarihtir. Bu kapsamda evliliğin boşanma ile sonuçlanması halinde zamanaşımı süresi, boşanma kararının kesinleştiği tarihten; ölüm halinde ise ölüm tarihinden itibaren başlayacaktır. Boşanma süreçleriyle ilgili uzmanlık gerektiren konularda bir avukatın profesyonel danışmanlığı, zamanaşımı süreleri ve diğer hukuki detaylar konusunda daha net bilgi sağlayabilir. İzmir boşanma avukatı, müvekkillerine bu süreçte gerekli hukuki rehberliği sunarak haklarını korumalarına yardımcı olabilir.

Son Yazılar

Hukuki Yardım Al

Danışmak istediğiniz her konuda bize ulaşın!

BİZE ULAŞIN