BELGENİN VE SENETİN DELİL KUVVETİ

Bu yazımızda belgenin ve senetin delil kuvveti ele alınacaktır.

GİRİŞ

Usul hukukunda önemli bir yere sahip olan ispat ve deliller konusunda HMK ile birlikte belge kavramına yer verilmiştir.  Belge, “bir gerçeğe tanıklık eden yazı, fotoğraf, resim, film ve benzeri vesika veya doküman” şeklinde tanımlanmaktadır.

Belgenin Unsurları

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 199.maddesine göre  uyuşmazlık konusu vakıaları ispata elverişli yazılı veya basılı metin, senet, çizim,plan, kroki, fotoğraf, film, görüntü veya ses kaydı gibi veriler ile elektronik ortamdaki veriler ve bunlara benzer bilgi taşıyıcıları belgedir. Bu tanıma göre belgenin iki temel unsuru bulunmaktadır. İlk unsur, belgenin bir bilgi taşıyıcısı olmasıdır yani belgenin bilgiyi iletebilmesi veya gönderebilmesi gerektiğidir. Sadece bilgiye sahip olması yeterli olmayıp, söz konusu iletimin veya gönderimin belgenin içerdiği bilgiyi öğrenmeyi sağlayıcı nitelikte olmasıdır. Diğer unsur ise, belgenin söz konusu uyuşmazlıktaki vakıayı ispata elverişli olması yani ispat aracı olarak kullanılma niteliğine haiz olmasıdır.

Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 187.maddesi ‘’ ispatın konusunu tarafların üzerinde anlaşamadıkları ve uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek çekişmeli vakıalar oluşturur ve bu vakıaların ispatı için delil gösterilir.’’ demektedir. Hükme göre, uyuşmazlık konusunu oluşturan vakıalara ilişkin ispat niteliğinde olan belgeler, yargılama hukuku anlamında belge niteliğine sahip olmaktadır.

Bir şeyin belge olarak sayılabilmesi için senetten farklı olarak yazılı şekilde oluşturulmuş olma zorunluluğu bulunmamaktadır.

Belgenin Türleri ve İspat Gücü

Fotoğraf, görüntü, plan, kroki, mektup, dosya, film, fotokopi, elektronik ortamdaki veriler uyuşmazlık konusu vakıaları ispata elverişli olmak kaydı ile belgenin türlerinden en sık başvurulanlar arasındadır. Belge, kesin delil olabileceği gibi hakimin takdirinde rol oynayan bir bilgi gücünde de olabilmektedir.

Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 2018/4115 E. , 2018/4805 K.

  • HMK 199
  • Polis ifade tutanağı HMK 199 gereği belge mahiyetindedir.

Davalının resmî bir makam olan Polis Merkezindeki beyanı mahkeme dışı ikrar niteliğinde olup, düzenlenen ifade tutanağının yazılı olması nedeniyle HMK 199. maddesi kapsamında ödeme vakıasına ispata yarayan belge niteliğinde sayılacağından 10.000,00 TL ödeme vakıası artık çekişmeli olmaktan çıkmıştır. Bir başka deyişle davalının ikrarı ve Cumhuriyet savcılığının başlattığı soruşturma kapsamında polis tarafından alınan bu ifade mahkeme dışı ikrar olup, bu belgeye göre ödemenin yapıldığının kabulünü gerektirir. Kaldı ki bu beyanın iradeyi sakatlayan bir şekilde verildiği ve doğru olmadığı hususu da savunulmamıştır. Aksine düşünmek aksi savunulmayan bir ifadenin hukuken geçersiz olduğu sonucunu doğurur ki bu hususta hukuk güvenliğini ve resmi kurumlara olan güven duygusunu zedeler. Dairemizin yerleşmiş içtihatları da bu yöndedir (15.H.D.’nin 13.10.2014 tarih, 2014/3691 Esas, 2014/5677 karar, 15.H.D.’nin 16.06.2014 tarih, 2013/6457 Esas,2014/4120 karar, 15.H.D.’nin 02.03.2010 tarih, 2009/3691 Esas, 2010/1159 karar ).

Belgelerin Mahkemeye İbrazı

Belgelerin ibrazı zorunluluğu kapsamında, genel ibraz yükümlülüğü ve sınırlı ibraz yükümlülüğü söz konusu olmaktadır. Genel ibraz yükümlülüğünde, davada önem taşıyan belgelerin mahkemeye ibrazı taraflar için genel bir yükümlülük olarak kabul edilmektedir. Sınırlı ibraz yükümlülüğü açısından, gerek taraflar gerek ise üçüncü kişiler için kapsamlı bir usuli ibraz yükümlülüğü bulunmaktadır.

Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 219.maddesine göre taraflar karşı tarafın veya kendilerinin delil olarak dayandıkları ve ellerinde mevcut bulunan tüm belgeleri mahkemeye ibraz etmek zorundadırlar. Elektronik belgeler ilgili belgenin çıktısı alınarak ve talep edildiği takdirde incelemeye elverişli bir biçimde elektronik ortama kaydedilerek mahkemeye ibraz edilmektedir. Ticari defterlerde ise devamlı kullanılan belgelerin sadece ilgili kısımlarının onaylı örnekleri mahkemeye ibraz edilebilmektedir.

İbrazı istenen belgenin, ileri sürülen hususun ispatı için zorunlu ve bu isteğin kanuna uygun olduğuna mahkemece kanaat getirildiği ve karşı taraf da bu belgenin elinde olduğunu ikrar ettiği veya ileri sürülen talep üzerine sükut ettiği yahut belgenin var olduğu resmî bir kayıtla anlaşıldığı veya başka bir belgede ikrar olunduğu takdirde, mahkeme bu belgenin ibrazı için kesin bir süre vermektedir.

Mahkemece, ibrazı istenen belgenin elinde bulunduğunu inkâr eden tarafa, böyle bir belgenin elinde bulunmadığına, özenle aradığı hâlde bulamadığına ve nerede olduğunu da bilmediğine ilişkin yemin teklif edilmektedir.

Belgeyi ibraz etmesine karar verilen taraf, kendisine verilen sürede belgeyi ibraz etmez ve aynı sürede, delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkâr eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse, mahkeme, duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebilmektedir.

Üçüncü kişinin belgeyi ibraz etmemesi halinde ise mahkeme, üçüncü kişi veya kurumun elinde bulunan bir belgenin taraflarca ileri sürülen hususun ispatı için zorunlu olduğuna karar verirse, bu belgenin ibrazını emretmektedir.Belgeyi ibraz etmesine karar verilen herkes, elindeki belgeyi ibraz etmek; belgeyi ibraz edememesi hâlinde ise bunun sebebini delilleri ile birlikte açıklamak zorundadır. Mahkeme yapılan açıklamayı yeterli görmezse, bu kimseyi tanık olarak dinleyebilir.Belgeyi ibraz

Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilmektedir.Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır.

Yabancı dilde yazılmış belgeye dayanan taraf, tercümesini de mahkemeye sunmak zorundadır. Mahkeme kendiliğinden veya diğer tarafın talebi üzerine, belgenin resmî tercümesini de isteyebilir. Yabancı devlet makamlarınca hazırlanan resmî belgelerin, Türkiye’de bu vasfı taşıması, belgenin verildiği devletin yetkili makamı veya ilgili Türk konsolosluk makamı tarafından onaylanmasına bağlıdır.

Senet, bir kimsenin kendi aleyhine hazırladığı veya aleyhine sonuç doğuran yazılı bir belgedir. Hukukumuzda en önemli kesin delil olan senet uygulamada da çok sık görülmektedir.

BELGENİN VE SENETİN DELİL KUVVETİ

Yazılı bir belgenin senet olarak kabul edilebilmesi için öncelikle belgelendirilmesi gereken hukuki işlem hakkında tam bir bilginin bulunması gerekmekte ve senet aleyhine delil teşkil edecek kişi tarafından imzalanmalıdır.

Senet düzenlendikten sonra, ilgili senet üzerinde yapılan yanlışların giderilmesi için silinmesi veya eksik hususların düzeltilmesi için çıkıntıların yapılması gerekebilmektedir. Böyle bir durumda silinti veya çıkıntıları aleyhine senet düzenlenen kişi tarafından imzalanması gerekmektedir. Aleyhine senet düzenlenen kişi bu silinti ve çıkıntıları inkar

Taraflardan biri, kendisi tarafından düzenlendiği iddia edilen bir belgedeki yazı veya imzayı inkâr etmek isterse, sahtelik iddiasında bulunmalıdır; aksi hâlde belge, aleyhine delil olarak kullanılır.

Bir belgenin sahteliğini iddia eden kimse, bunu aynı mahkemede ön sorun şeklinde ileri sürebileceği gibi, bu konuda ayrı bir dava da açabilir.

Resmî bir senetteki yazı veya imzayı inkâr eden tarafın bu iddiası, ancak ilgili evraka resmiyet kazandıran kişiyi de taraf göstererek açacağı ayrı bir davada incelenip karara bağlanabilir. Asıl davaya bakan hâkim, gerekirse bu konuda imza veya yazıyı inkâr eden tarafa, dava açması için iki haftalık kesin bir süre verir.

Resmi Senet

Resmi senetler, resmi bir makam veya memurun katılımı ile düzenlenmiş olan senetlerdir. Kanunla başka mercilere verilmiş olmadıkça, bir işleme resmiyet vermek yetkisi noterlere aittir. Bu sebeple senede resmiyet veren mercilerin başında noterler gelmektedir. Resmi senetlerdeki yazı veya imza inkar edildiğinde, senetteki yazı veya imzanın sahteliği ancak mahkeme kararıyla sabit olursa, bu senet herhangi bir işleme esas alınamamaktadır.

Adi Senet

Adi senetler ise bir makam ya da memurun katkısı olmadan hazırlanmış olan senetlerdir. Senet metninin taraflarca imza edilmesi yeterlidir. Adi bir senedin delil teşkil etmesi, senedin sahte olmamasına bağlıdır. Mahkeme huzurunda ikrar olunan veya mahkemece inkar edenden sadır olduğu kabul edilen adi senetler, aksi ispat edilmedikçe kesin delil sayılmaktadırlar. Adi bir senetteki yazı veya imza inkâr edildiğinde, bu konuda bir karar verilinceye kadar, o senet herhangi bir işleme esas alınamamaktadır.

Senetle İspat Kuralı

Belli bir miktarın üzerindeki hukuki işlemler, senetle ispat edilmek zorundadır. Bunun yanında miktar ve değere bakılmaksızın senede bağlı olan her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen iddialar da yine senetle ispat edilmelidir.

Bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilnmesi, ertelenmesi, ikrar ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin yapıldıkları zamanki miktar veya değeri o yıl için belirlenen Türk Lirası’nı geçtiği takdirde, senetle ispatlanması gerekmektedir. Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri, ödeme veya borçtan kurtarma (ibra) gibi bir nedenle o yıl belirlenen Türk Lirası’nın altına düşse bile senetsiz ispatlanamamaktadır.

Senetle ispat zorunluluğu, sadece hukuki işlemler için uygulanmaktadır.

Senetle İspat Kuralının İstisnaları

Senet alınmasının imkansız olduğu durumlarda, senetle ispat zorunluluğuna istisnalar getirilmiştir. Senetle ispatı gereken bir hukuki işlem hakkında delil başlangıcı var ise, o hukuki işlem tanık dinlenerek de ispatlanabilmektedir. Bir belgenin, delil başlangıcı olabilmesi için Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 202.maddesinin ikinci fıkrasına göre üç şartın birlikte bulunması gerekmektedir.

-Delil başlangıcı için ilk olarak bir belge bulunmalıdır.

-İkinci olarak, belge, kendisine karşı ileri sürülen kimse veya temsilcisi tarafından verilmiş ya da gönderilmiş olmalıdır.

-Son olarak, delil başlangıcı, iddia edilen hukuki işlemi tam olarak ispat edememekle beraber, o işlemi muhtemel göstermelidir.

  Hukuk Muhakemeleri Kanunu, 203.maddede hem manevi hem de maddi imkansızlık hallerini tanıkla ispat edilebilecek haller arasında saymıştır. Bunlar;

a) Altsoy ve üstsoy, kardeşler, eşler, kayınbaba, kaynana ile gelin ve damat arasındaki işlemler.


b) İşin niteliğine ve tarafların durumlarına göre, senede bağlanmaması teamül olarak yerleşmiş bulunan hukuki işlemler.


c) Yangın, deniz kazası, deprem gibi senet alınmasında imkânsızlık veya olağanüstü güçlük bulunan hâllerde yapılan işlemler.

ç) Hukuki işlemlerde irade bozukluğu ile aşırı yararlanma iddiaları.


d) Hukuki işlemlere ve senetlere karşı üçüncü kişilerin muvazaa iddiaları.

Senede Karşı Tanıkla İspat Yasağı

Senede bağlı her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler o yıl belirlenen Türk Lirasından az bir miktara ait olsa bile tanıkla ispat olunamaz.

Sahtelik İncelemesi

Sahtelik incelemesinin nasıl yapılacağı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 211.maddesinde düzenlenmiştir. Maddeye göre; ‘’ Bir belgenin sahteliğinin iddia edilmesi durumunda, bu hususta karşı tarafın açıklamaları da dikkate alınarak, aşağıdaki sıra ile inceleme yapılarak öncelikle karar verilir:

a) Hâkim, yazı veya imzayı inkâr eden tarafı isticvap ettikten sonra bir kanaat edinememişse, huzurda bu kişiye yazı yazdırıp imza attırmak suretiyle elde ettiği belge ve diğer delilleri değerlendirir. Hâkim, sahtelik konusunda başka bir incelemeye gerek duymadan karar verebilecek durumda ise gerekçesini açıkça belirtmek suretiyle, senedin sahteliği hakkında bir karar verir. İsticvap için mahkemeye davet edilen taraf, belirtilen günde hazır bulunmadığı takdirde, inkâr etmiş olduğu belgedeki yazı veya imzayı ikrar etmiş sayılır; bu husus kendisine çıkartılacak davetiyede ayrıca ihtar edilir.

b) (a) bendi hükmüne göre yaptığı incelemeye rağmen, hâkimde sahtelik konusunda kesin bir kanaat oluşmamışsa, bilirkişi incelemesine karar verir. Bilirkişi incelemesinden önce, mevcutsa, o tarafa ait olan karşılaştırma yapmaya elverişli yazı ve imzalar, ilgili yerlerden getirtilir. Bilirkişi, bu yazı ve imzalarla, o mahkemede elde edilen yazı ve imzaları esas alarak inceleme yapar. Bilirkişi, inceleme için gerekli görürse, kendi huzurunda tarafın yeniden yazı yazması veya imza atmasını mahkemeden talep edebilir.

İzmir avukat olarak, hukuki konularda size rehberlik etmek ve sorularınıza cevap vermek için buradayız. Diğer yazılarımıza göz atmak için linke tıklayabilirsiniz.

Hukuk Öğrencisi Yaren ZINGIL

Av. Dicle GÖKTAŞ

Sosyal Medyada Bizi Takip edin

https://www.facebook.com/kapitalhukuk

https://www.instagram.com/kapitalhukuk/

Kaynakça

https://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/1.5.6100.pdf

https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/1118371

https://barandogan.av.tr/blog/mevzuat/hmk-madde-199-belge.html

https://tr.linkedin.com/company/kapi%CC%87tal-huku

Son Yazılar

Hukuki Yardım Al

Danışmak istediğiniz her konuda bize ulaşın!

BİZE ULAŞIN